Economics and Administrative Sciences

Demokrasinin Teknolojik Sınavı: Dezenformasyon

Sosyal medya platformlarının giderek daha fazla siyasal etki alanına dönüşmesi, özellikle yapay zekâ destekli sahte içeriklerin yaygınlaşmasıyla birlikte, demokrasiler için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Gerçek ile gerçek olmayan arasındaki çizginin hızla bulanıklaştığı bu dijital çağda, bireylerin bilgiye erişimi hiç olmadığı kadar hızlı, ancak bu bilginin doğruluğu da bir o kadar tartışmalı. 2022 yılında Wired’da yayınlanan “A Zelensky Deepfake Was Quickly Defeated. The Next One Might Not Be” haberi, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin acebook, YouTube, Telegram ve VKontakte gibi platformlarda hızla yayılan ve daha sonra deepfake ile oluşturulduğu anlaşılan videosuna vurgu yaparken, 2024 yılında New York Post’ta yayınlanan “AI ‘deepfakes’ of Hurricane Helene victims circulate on social media, ‘hurt real people’” başlıklı haber ise; Helene Kasırgası sonrasında sosyal medyada yapay zekâ ile üretilmiş sahte videolar ve deepfake içeriklerin dolaşıma girmesi ile yayılan dezenformasyon ele alınmış, kasırga kurbanı olduğu iddia edilen sahte kişilerin dramatik hikayeler anlatması ve yardım çağrısında bulunuyor gibi gösterilmesi ile gerçekte var olmayan bu kişiler üzerinden kamuoyunda duygusal tepki yaratılarak potansiyel bağış dolandırıcılığının hedeflendiği dile getirilmişti. Yine 2024 yılında yayınlanan bir başka haber ise The U.S. Sun’ın “OFFICIALLY FAKE ‘How could you get the prime minister?’ bank user despairs as he loses $12,000 after watching video of ‘Justin Trudeau’” başlıklı haberi olmuştu. YouTube’da dolandırıcılar tarafından yüklenen bir deepfake videoda Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun dolandırıcılık amaçlı bir kripto para yatırım platformunu öneriyormuş gibi gösterilmiş, Ontario’dan bir kullanıcı, videoda Trudeau’nun sahte bir yatırım planını onayladığını görünce bu platforma yatırım yapmış, video, yatırımın 40.000 CAD’e çıktığını gösterse de, kişi parasını çekememiş ve dolandırıldığını fark etmişti. Bu örnek, deepfake’lerin tıklanabilir reklamlar aracılığıyla bireyleri hedef aldığını ortaya koymuş, Kanadalı yetkililer, böyle içeriklere karşı dijital okuryazarlık, platform düzenlemeleri ve hızlı uyarı sistemleri gerektiğini vurgulamıştı.

Bu tür olaylar, yapay zekâ destekli sahte içeriklerin hem bireysel mağduriyetlere yol açtığını  hem de demokratik süreçler üzerinde de derin etkiler oluşturduğunu gösteriyor. Özellikle küçük ve etnik temelde bölünmüş toplumlarda, dezenformasyonun hızla yayılması ve duygusal tepkilerin manipüle edilmesi, toplumun genel bilgi altyapısını zayıflatıyor. Bu bağlamda, bireylerin bilinçli ve eleştirel bir bakış açısıyla sosyal medyadaki içerikleri değerlendirebilmesi, dijital çağın getirdiği yeni tehditlere karşı en önemli koruma mekanizması haline geliyor.
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Doç. Dr. Şevki Kıralp, bu bağlamda yapay zekâ destekli dezenformasyonun demokratik süreçler üzerindeki etkisini, küçük ve etnik temelde bölünmüş toplumlarda bu etkinin ne şekilde arttığını ve yurttaşların bu dijital tehditlere karşı nasıl daha bilinçli hale getirilebileceğini değerlendirdi.

 Sosyal medyanın kolay erişilebilen, hızlı ve kitlesel iletişim olanakları sunduğunu hatırlatan Kıralp, medya ve sosyal medya okuryazarlığı konusundaki eksikliklerin, kullanıcıları dezenformasyon içerikli propagandalara karşı savunmasız hâle getirdiğini ifade etti. Eleştirel ve sorgulayıcı okuma alışkanlığının bu tür tehditlere karşı etkili bir yöntem olduğunu belirten Kıralp, sosyal medyada sunulan her içeriğin doğruluğunu araştırmadan kabul etmenin risklerine dikkat çekti.

“Gerçeğin” gölgede kaldığı bir çağda demokrasinin teknolojik bir sınav verdiğine işaret eden Kıralp, post-truth kavramının çağımıza etkisini ele aldı. Kıralp, eleştirel ve sorgulayıcı okuma alışkanlığının önemine dikkat çekti. “Bu çağın özelliklerinden biri, internetin getirdiği hızlı iletişim ortamının da etkisiyle, siyasal kanaatlerimizi oluştururken mantığımızdan çok duygularımızla hareket etme eğilimlerimizin ağırlık kazanmasıdır” diyen Kıralp, duygusal açıdan kolaylıkla yönlendirilebilen, dezenformasyona açık bireyler haline gelişimizin Kıbrıs’a özgü bir durum olmadığının altını çizdi. Dezenformasyona karşı çok daha bilinçli, pek çok alandaki farkındalıkları çok daha yüksek bireylerin topluma kazandırılması için eğitimin önemine dikkat çeken Kıralp, çağın gereksinimleri dikkate alınması gereğine vurgu yaptı.
 

uku-demokrasinin-teknolojik-sinavi-web2

1.    Günümüzde sosyal medya platformları, sadece iletişim değil, aynı zamanda politik etki alanları haline geldi. Sizce bu durum demokrasiler için nasıl bir tehdit oluşturuyor?
Sosyal medya platformları kolay erişilebilen, hızlı, etkili ve kitlesel iletişim olanakları sunan araçlardır. Ancak, medya ve sosyal medya okuryazarlığı konusundaki farkındalığımız yüksek olmadığı zaman, bu platformlarda kolaylıkla dezenformasyon içerikli propagandaların tesiri altına girebilmekteyiz. Bu da bizleri gerçeğe dayanmayan bir propagandanın yarattığı duyguların peşinden sürükleyerek çeşitli siyasal manipülasyonlara alet edebilmektedir. Bundan korunabilmenin en etkili yollarından biri eleştirel ve sorgulayıcı okuma alışkanlığı kazanmaktır. Yani, sosyal medyada bizlere sunulan her içeriği bazı düşünsel süzgeçlerden geçirmeksizin, ya da gerekirse doğruluğunu kendimiz araştırmaksızın “gerçek” olarak kabul etmemektir.  

2.    Yapay zekâ ile üretilen sahte içeriklerin (deepfake videolar, sahte tweetler, yapay haberler) kamuoyu algısını nasıl etkilediğini gözlemliyorsunuz?
Massachusetts Institute of Technology tarafından 2018’de gerçekleştirilen bir araştırma net olarak göstermektedir ki gerçek olmayan içerikler internet ortamında gerçeği yansıtan içeriklerden çok daha hızlı yayılmakta ve insanları çok daha kolay inandırmaktadır. Diğer bir değişle, internet kullanıcılarının çok ciddi bir kısmı gerçek olmayana gerçek olandan çok daha fazla inanmaktadırlar. Gerçek olmayan bir içeriğe bir kez inanmış bir insanı gerçeğe ulaştırmak için karşısına kaç delil ile çıkarsanız çıkın, düşüncesini tekrar gözden geçirmesini sağlayarak onu bu yanlıştan döndürmeniz son derece zordur.
 

uku-demokrasinin-teknolojik-sinavi-web3

3.    Kıbrıs gibi küçük ölçekli ve etnik temelde bölünmüş toplumlardaki siyasal sistemlerde, dezenformasyonun etkisi daha büyük mü oluyor? Neden?
Yaşadığımız çağ “post-truth”, yani “hakikat sonrası” çağ olarak adlandırılıyor. Bu çağın özelliklerinden biri, internetin getirdiği hızlı iletişim ortamının da etkisiyle, siyasal kanaatlerimizi oluştururken mantığımızdan çok duygularımızla hareket etme eğilimlerimizin ağırlık kazanmasıdır. Duygularımızla bir kanaat oluşturuyor, mantığımızı ise bu kanaati haklı çıkarmak için kullanıyoruz. Böylelikle duygusal açıdan kolaylıkla yönlendirilebilen, dezenformasyona açık bireyler haline geliyoruz. Bunun Kıbrıs’a özgü olduğunu iddia etmek doğru olmaz. Ancak şu da bir gerçek ki hem Güney hem de Kuzey Kıbrıs’ta “tanıdıkları, bildikleri” kişilere aşırı olumlu önyargılarla, “tanımadıkları, bilmedikleri” kişilere ise aşırı olumsuz ön yargılarla yaklaşma eğilimi son derece yaygındır. Ayrıca komplo teorilerine her iki tarafta da halk arasında fazlaca itibar edilmektedir. Bunlar da dezenformasyona daha hızlı yayılma olanağı tanıyan koşullardır.  

4.    Yurttaşların bu dijital tehditlere karşı daha bilinçli olması adına nasıl bir eğitim ve farkındalık çalışması önerirsiniz?
Finlandiya, İsveç ve Hollanda gibi ülkeler yeni nesilleri okullarda medya, sosyal medya ve yapay zekâ okuryazarlığı hususunda eleştirel ve sorgulayıcı özellikler kazanabilmeleri doğrultusunda sistematik olarak eğitmektedirler. Bu da dezenformasyona karşı çok daha bilinçli, pek çok alandaki farkındalıkları çok daha yüksek bireylerin topluma kazandırılması anlamına gelmektedir. Bu üç ülke hem demokrasi kalitesi hem de sosyal adalet açısından dünya sıralamasının en tepelerinde yer almaktadırlar ve bu kesinlikle rastlantı değildir. Bu ülkeler okul yaşını geçmiş bireyleri de dezenformasyona karşı eğitmeye özen göstermekte, onlar için çeşitli farkındalık faaliyetleri düzenlemektedirler. Bunlar ve benzeri yöntemler, yaşadığımız çağın gereksinimleri dikkate alındığı zaman, bizler için de yararlı olacaktır. 
 

On