Çocuk ve Ergenlerde Siber Zorbalık
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Bengü Berkmen, çocuklar ve ergenler arasında siber zorbalığın yaygınlığını, sosyal medya platformlarının bu gruplar arasında ne şekilde etkili olduğunu, ailelerin bu konuda çocuklarını nasıl daha iyi destekleyebileceğimi değerlendirdi. “Özellikle ergenlik dönemindeki kimlik arayışı, çevrim içi onay mekanizmalarıyla birleştiğinde siber zorbalığın hem maruziyet hem de fail oranlarını artırıyor” diyen Berkmen, araştırmalara göre siber zorbalığın özellikle ergenler arasında oldukça yaygın olduğunu gösterdiğini ifade etti. “Ebeveyn-çocuk açık iletişimi”nin koruyucu faktörlerin başında geldiğine dikkat çeken Berkmen, “aileler öncelikle güvenli bir iletişim alanı oluşturmalı; çocuklar korkmadan yaşadıklarını anlatabilmeli” ifadelerine yer verdi. Eğitimcilerin ise gözlemci olmanın ötesine geçerek, farkındalık ve empati temelli müdahalelerle sürece dahil olması gerektiğinin altını çizdi. “Okulda psikolojik danışmanlar, güvenli bildirim mekanizmaları ve akran destek programları olmalı. Aileyle işbirliği içinde, çocuğun suçluluk duymadan anlatabileceği bir sistem kurulmalı” diyen Berkmen, çevrim içi zorbalığın okul içi ilişkileri de zehirleyebildiğine dikkat çekti. “Okul yönetimleri cezalandırıcı değil, onarıcı adalet ve psikolojik destek temelli bir yaklaşım benimsemelidir. Bu noktada da geleneksel uygulamaların yerine teknolojiyi ve ergenleri aktif takip edebilecekleri bir sisteme geçmelidirler” şeklinde konuştu.
1. Çocuklar ve ergenler arasında siber zorbalığın yaygınlık oranları hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz? Sosyal medya platformları bu gruplar arasında siber zorbalığın en sık yaşanmasına sebep olan platformlardır diyebilir miyiz?
Dijital ekosistemde “sosyalleşmenin mecrası”nın çevrim içi alanlara taşınması, zorbalığın da bu mecralarda yeniden üretilmesine neden oluyor. Özellikle ergenlik dönemindeki kimlik arayışı, çevrim içi onay mekanizmalarıyla birleştiğinde siber zorbalığın hem maruziyet hem de fail oranlarını artırıyor. Araştırmalar siber zorbalığın özellikle ergenler arasında oldukça yaygın olduğunu gösteriyor; oranlar %15 ila %35 arasında değişiyor. En sık karşılaşılan mecralar ise sosyal medya platformları—özellikle Instagram, TikTok ve Snapchat—çünkü ergenlerin dijital sosyalleşmesinin merkezinde bu alanlar var.
2. Çocuklar ve ergenler arasında siber zorbalığın en yaygın biçimleri nelerdir?
Hakaret içeren mesajlar, dışlama, küçük düşürücü içerik paylaşımı, dedikodu yayma ve özel bilgilerin izinsiz ifşası en sık rastlanan biçimler arasında. Son yıllarda manipüle edilmiş görseller ve “deepfake” içerikler de buna eklendi. Bunda yapay zeka programlarının da etkisi son derece büyüktür.
3. Ailelerin siber zorbalık konusunda çocuklarını nasıl daha iyi destekleyebileceğine dair fikirlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? Akran zorbalığına karşı ebeveynlerin ve eğitimcilerin rolü nedir?
“Ebeveyn-çocuk açık iletişimi” koruyucu faktörlerin başında gelir. Psiko-eğitsel müdahaleler, ebeveyn farkındalığıyla birlikte akran ortamında onarıcı iletişim modellerinin geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Daha günlük dilde söyleyecek olursam, aileler öncelikle güvenli bir iletişim alanı oluşturmalı; çocuklar korkmadan yaşadıklarını anlatabilmeli. Ebeveynler kontrol edici değil, rehberlik edici bir tavır sergilemeli. Eğitimciler ise gözlemci olmanın ötesine geçip, farkındalık ve empati temelli müdahalelerle sürece dahil olmalıdır.
4. Siber zorbalıkla mücadelede eğitim ve bilinçlendirmenin rolü nedir?
Tabii ki temel bir rolü vardır. Dijital dünyada var olmak artık kişinin kim olduğunu tanıttığı bir platform halindedir. Tıpkı dışarıda kim olduğumuz gibi artık dijital platformlarda da ne yaptığımız kim olduğumuza ilişkin mesajlar vermektedir. Bu kapsamda Dijital vatandaşlık eğitimi, empati, mahremiyet bilinci ve çevrim içi etik konularını erken yaşta öğretmek, koruyucu bir zemin oluşturuyor.
5. Ergenlerin sosyal medya ve çevrim içi dünyada zorbalığa uğramasını engellemek için ne gibi önlemler alınabilir?
Mahremiyet ayarlarının öğretilmesi, dijital iz farkındalığının kazandırılması, platformlardaki “bildir” ve “engelle” araçlarının aktif kullanımı önemli. Ayrıca ergenlere özsaygı ve sınır koyma becerileri kazandırmak da koruyucu bir etki yaratıyor.
6. Siber zorbalık mağduru olan çocuklar için okul ortamında nasıl bir destek mekanizması oluşturulmalı? Aile ve okul yaklaşımı nasıl olmalı?
Okulda psikolojik danışmanlar, güvenli bildirim mekanizmaları ve akran destek programları olmalı. Aileyle işbirliği içinde, çocuğun suçluluk duymadan anlatabileceği bir sistem kurulmalı.
7. Çocuklar ve ergenler arasında dijital kimlik oluşturma, siber zorbalıkla ne şekilde ilintilidir?
Dijital kimlik, kim olduğumuzu nasıl gösterdiğimizle ilgilidir. Ergenler bu kimliği inşa ederken onay ve görünürlük arayışına girer; bu da onları hem zorbalığa açık hâle getirir hem de bazen zorba davranışlara yöneltebilir. Dijital benlik performansları, narsisistik eğilimleri tetikleyerek rekabetçi ve yargılayıcı etkileşim biçimlerini artırabilir.
8. Siber zorbalık, çocuklar ve ergenlerin kendilik algısı ve öz saygısı üzerinde ne gibi uzun vadeli etkiler yaratabilir?
Uzun vadede düşük benlik saygısı, sosyal kaygı, depresyon ve güvensizlik hissi gelişebilir. Bazı durumlarda bu etkiler yetişkinliğe de taşınır. Bu da ergenin sosyal, akademik ve kişisel yaşamında işlev kaybına yol açabilir.
9. Akran zorbalığının çevrim içi ortamlardaki artışı okul içi zorbalığı nasıl etkiliyor? Siber zorbalık nedeni ile okuldan kaçma eğilimi olan çocuklar ve ergenler için okul yönetimlerinin nasıl bir yaklaşım sergilemesi psikolojik açıdan daha doğru olur?
Çevrim içi zorbalık okul içi ilişkileri de zehirleyebiliyor; çünkü sosyal alanlar artık birbirine bağlı. Bir anlamda eskiden sadece okul içinde olan zorbalık eylemleri artık dijital platformlar üzerinden ergenin sadece okul sınırları içinde değil, günün geri kalanında tüm yaşamını etkisi altına alıyor. Okul yönetimleri cezalandırıcı değil, onarıcı adalet ve psikolojik destek temelli bir yaklaşım benimsemelidir. Bu noktada da geleneksel uygulamaların yerine teknolojiyi ve ergenleri aktif takip edebilecekleri bir sisteme geçmelidirler.
10. Siber zorbalığın önlenmesine yönelik politika yapıcılar, okullar ve teknoloji şirketleri birlikte nasıl bir strateji geliştirmeli? Psikoloji bilimi bu stratejilere nasıl katkı sunabilir?
Bu alan ancak çok paydaşlı bir yaklaşımla çözülebilir. Teknoloji şirketleri daha etkin algoritmalarla riskli içerikleri sınırlamalı, okullar eğitimsel zemini güçlendirmeli, politika yapıcılar yasal çerçeveyi güncellemelidir. Psikoloji bilimi ise empati, kimlik gelişimi ve sosyal etkileşim dinamiklerini anlayarak bu stratejilerin insani boyutunu sağlam temellere oturtur.