Mühendislik

Jeofizik Yöntemlerin İnşaat Etütlerindeki Rolü UKÜ’de Ele Alındı

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Mühendislik Fakültesi, inşaat projelerinde jeofizik yöntemlerin kullanımının tartışıldığı kapsamlı bir seminer düzenledi.  İnşaat Mühendisliği Fakültesi tarafından düzenlenen etkinlik, Yrd. Doç. Dr. Hilmi Dindar’ın sunumuyla gerçekleştirildi. Seminerde, jeofiziğin temel prensipleri, mühendislik projelerinde kullanılan başlıca jeofizik yöntemler, bu yöntemlerin uygulama alanları, avantajları ve sınırlılıkları detaylı bir şekilde ele alındı.

Dindar, jeofiziğin fizik prensiplerini kullanarak yeryüzünün altındaki tabakaların özelliklerini belirlemeye imkân tanıdığını vurgulayarak; farklı yoğunluk, elastikiyet, elektriksel iletkenlik gibi fiziksel özelliklere sahip zeminlerin jeofizik cihazlarla görüntülenebildiğini ifade etti. Ancak tek başına jeofizik verilerin çoklu yorumlara açık olabileceğini belirterek, jeofizik çalışmaların mutlaka sondaj gibi doğrulayıcı verilerle desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti. 
Seminerde, yeraltı yapılarının belirlenmesi amacıyla kullanılan başlıca jeofizik yöntemler tanıtıldı. Bunlar arasında sismik yansıma ve kırılma yöntemleri, MASW (Çok Kanallı Yüzey Dalgası Analizi), ReMi (Refraksiyon Mikrotremör), Elektrik Özdirenç Tomografisi (ERT), Yer Radarı (GPR), Manyetik ve Gravite ölçümleri yer aldı. Her yöntemin mühendislik uygulamalarındaki kullanım örnekleri; zemin özelliklerinin belirlenmesi, gömülü yapıların tespiti, yeraltı su seviyesi belirleme, zayıf alanların ve boşlukların haritalanması gibi alanlarda sunuldu. Özellikle MASW ve ReMi yöntemlerinin, deprem etkilerine karşı yapı tasarımı için kritik önemde olan kayma dalgası (Vs) hızlarını belirlemede öne çıktığı ifade edildi.

Maliyet tasarrufu ve güvenlik açısından önemli avantajlar
Dindar, jeofizik çalışmaların pek çok mühendislik projesinde sondaj sayısını azaltarak maliyet ve zaman tasarrufu sağladığını, ayrıca ulaşılması zor ya da riskli bölgelerde güvenli veri toplamaya imkân tanıdığını belirtti. Köprü altları, ormanlık alanlar, kentsel bölgeler ve eğimli araziler gibi noktalarda jeofizik ekipmanların yüksek mobilite sunduğu vurgulandı. Jeofizik yöntemlerin sondaj ve laboratuvar deneylerinin yerine geçmediği, aksine  çalışma alanında yerinde ölçümlere destek  sağlayarak mühendislik kararlarını destekleyen kritik bir tamamlayıcı rol oynadığı ifade edildi. Jeofiziğin, özellikle büyük ölçekli veya karmaşık projelerde hem riskleri azaltan hem de tasarım doğruluğunu artıran bir araç olduğu belirtildi.