KKTC’de Astım ve KOAH Artışta
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fisun Yıldız, son yıllarda KKTC’de astım, KOAH ve diğer solunum yolu hastalıklarında belirgin bir artış yaşandığını belirterek, bu durumun iklim değişikliği, hava kirliliği ve çevresel faktörlerle yakından ilişkili olduğunu söyledi.
Yıldız, “İklim değişikliği sadece sıcaklık artışı değil, aynı zamanda soluduğumuz havanın kalitesini de değiştiriyor. Bu da özellikle astım ve KOAH hastalarında ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor” dedi.
Afrika’dan taşınan çöl tozlarının, artan nem oranlarının ve sıcak hava dalgalarının solunum sağlığı üzerinde çok yönlü tehditler oluşturduğunu vurgulayan Yıldız, “Nefes almak temel bir insan hakkıdır; bu hakkı korumanın yolu temiz hava politikalarından ve çevre bilincinden geçiyor” ifadelerini kullandı.
1. KKTC’de astım ve KOAH gibi solunum yolu hastalıklarının görülme sıklığı son yıllarda nasıl bir değişim gösterdi?
KKTC’de astım ve KOAH görülme sıklığı son yıllarda belirgin şekilde artış göstermiştir; Astım ve KOAH sıklığındaki bu artışın temel nedenleri arasında çevresel faktörler ve yaşam biçimi değişiklikleri yer almaktadır. Özellikle iklim değişikliğine bağlı artış gösteren hava kirliliği, çöl tozlarının taşınımı, tütün ve tütün ürünleri ve özellikle de elektronik sigara ve ısıtılmış tütün ürünlerine erişimin her yaş grubu için çok kolay olduğundan kullanımının artması, doğal ortamlardan uzaklaşma, işlenmiş gıdalar ve antibiyotik kullanımının artması gibi etkenler bağışıklık sistemini alerjik hastalıklara yatkın hale getirmektedir. Ayrıca akciğer kanseri, İnterstisyel Akciğer Hastalıkları (akciğerlerin sertleşmesi ile seyreden ilerleyici hastalıklar grubu) ve akciğer enfeksiyonları da KKTC’de sık görülmektedir.
2. İklim değişikliğinin solunum sağlığı üzerindeki etkilerini genel olarak nasıl açıklarsınız? Hangi mekanizmalarla hastalıkları tetikliyor ya da ağırlaştırıyor?
Sanayi devrimini takiben karbon dioksit ve diğer sera gazlarının salınımlarındaki sürekli artış, küresel ısınmaya neden olmuş ve iklimi çarpıcı biçimde değiştirmiştir. Sera gazlarının artışına neden olan en önemli faktörler fosil yakıtların kullanılması, ormansızlaşma, arazi kullanımı değişiklikleri, çimento üretimi, sanayi süreçleri ve şehirleşme gibi insanoğlu kaynaklı nedenlerdir.
İklim değişikliği sonucu ortaya çıkan hava kirliliği, sıcak hava dalgaları, çöl tozu taşınımı, kuraklık, orman yangınları, polen artışı, aşırı hava olayları ve yağışlara bağlı nem ve küf oluşumu solunum sağlığını olumsuz etkilemiştir. Özellikle astım KOAH, alerjik rinit, sinüzit gibi hastalıkların kontrol altına alınabilmesi güçleşmiş, hastane ve acil başvuruları artmıştır. Sonuçta sağlık hizmetlerine binen yükü ve sağlık harcamalarını artmış, ülkelerin ekonomilerine ek yük getiren bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Ayrıca çocuklar, yaşlılar, hamileler ve kronik hastalığı olan bireyler iklim değişikliğinin solunum sağlığı üzerindeki etkilerine karşı en savunmasız gruplardır.
Sonuç olarak iklim değişikliği, soluduğumuz havanın kalitesini ve çevresel koşulları değiştirerek solunum sistemi üzerinde doğrudan ve dolaylı etkiler yaratır. Bu etkiler, özellikle astım, KOAH, alerjik rinit ve sinüzit gibi hastalıkların görülme sıklığını ve şiddetini artırmaktadır.
3. Son yıllarda KKTC’de sıkça yaşanan Afrika toz taşınımları ve hava kirliliği olayları solunum hastalıkları açısından ne kadar risk oluşturuyor?
KKTC, coğrafi konumu nedeniyle özellikle bahar ve yaz aylarında Afrika’dan gelen çöl tozlarına sıkça maruz kalmakta, artan hava kirliliği, solunum sağlığı üzerinde çok yönlü tehditler yaratmakta, özellikle hassas gruplar için ciddi sağlık riskleri oluşturmaktadır. Bu durum, solunum hastalıklarında başvuru oranlarını artırmaktadır.
Toz Taşınımının Solunum Sağlığına Etkileri: Çöl tozları, PM10 ve PM2.5 gibi zararlı partiküller içerir. Bu maddeler akciğerlere kadar ulaşarak inflamasyonu tetikler, astım ve KOAH hastalarında alevlenme riskini arttırır. Toz parçacıkları, havada asılı kalan virüsleri taşıyabilir. Bu da enfeksiyonların daha hızlı ve geniş alana yayılmasına yol açar. Alerjik reaksiyonlar artar.
Meteorolojik olarak bu hava olaylarının yakın takip edilmeli ve yerel sağlık otoriteleri ve uzmanlar, bu dönemlerde halkı uyararak koruyucu önlemlerin alınmasını sağlamalıdır.
4. Sıcak hava dalgaları, nem oranı ve mevsimsel değişimler astım ve KOAH hastalarının şikâyetlerini nasıl etkiliyor?
Sıcak hava dalgaları, yüksek nem ve mevsimsel değişimler astım ve KOAH hastalarında nefes darlığı, öksürük, balgam artışı ve atak riskini artırarak yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürmektedir. Ayrıca hastane başvuruları ve yatışlar artmakta hatta yoğun bakım yatışları ve ölümler görülebilmektedir.
5. KKTC’nin hava kalitesi izleme ve değerlendirme sistemleri yeterli mi? Halkın bu verilere erişimi ve farkındalığı konusunda ne düşünüyorsunuz?
KKTC’de hava kalitesi izleme sistemleri son yıllarda gelişme göstermiştir. Özellikle Avrupa Birliği destekli projelerle teknik kapasite artırılmaya çalışılmaktadır ("Kıbrıs Türk toplumunda hava kalitesini kontrol etme kapasitesinin iyileştirilmesi" (REFORM/2022/EA-RP/0002) projesi ). Ayrıca KKTC Meteoroloji Dairesi hava durumu ve bazı çevresel verileri düzenli olarak paylaşmaktadır, ancak hava kalitesi verileri sınırlı düzeyde sunulmaktadır.
Ne yazık ki halkın bu verilere erişimi kısıtlı ve dağınıktır, farkındalık düşüktür, hava kalitesi kötüleştiğinde halkı uyaran mobil uygulamalar, SMS sistemleri veya sosyal medya duyuruları gibi erken uyarı sistemleri yaygın değildir. Bunların düzeltilebilmesi için halkın anlayabileceği dijital platformlar (mobil uygulama, web portalı) geliştirilmeli, sağlık ve çevre kampanyalarıyla farkındalık artırılmalı, meteoroloji ve sağlık kurumları iş birliğiyle uyarı sistemleri kurulmalı, yerel yönetimler ve okullar aracılığıyla eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
6. Astım veya KOAH hastalarının günlük yaşamlarında hava kirliliği ve iklim değişikliğine karşı alabilecekleri en basit ama etkili önlemler neler?
Günlük yaşamda alınabilecek küçük ama etkili önlemler, solunum hastalarının yaşam kalitesini artırır ve atak riskini azaltır. Astım ve KOAH hastaları için basit ama etkili bazı önlemleri kısaca özetleyecek olursak:
• 1-Hava kalitesini takip etmek: Günlük hava durumu ve hava kirliliği indekslerini, toz taşınımını meteoroloji ve sağlık kurumları verilerinden takip etmek, yüksek nem veya sıcak hava dalgalarında dışarı çıkmaktan kaçınmak gereklidir.
• 2- Dışarı çıkarken özellikle tozlu, kirli veya polenli havalarda maske takılmalıdır (N95 veya benzeri filtreli maskeler tercih edin.)
• 3- Kronik hastalıklar için verilen ilaçları düzenli kullanmak gereklidir. Herhangi bir semptom değişikliğinde ise takip eden hekim ile bağlantıya geçilmelidir.
• 4-Aşırı sıcak havalarda açık renk bol giysiler giyilmeli, hafif gıdalar tüketilmeli ve bol su içilmelidir.
• 5- Klima ve havalandırma sistemlerine dikkat edilmeli, filtreleri düzenli değişmeli, dış ortam ve iç ortam arasında ısı farkı dikkatli ayarlanmalı ve direk klimaya maruz kalınmamasına dikkat edilmelidir.
• 6- Günün çok sıcak ve hava kalitesinin düşük olduğu saatlerinde mecbur kalmadıkça dışarı çıkılmamalı, egzersiz yapılmamalıdır.
7. KKTC’de temiz hava politikaları, yeşil alan kullanımı ve ulaşım düzenlemeleri açısından halk sağlığını korumaya yönelik hangi adımların atılması gerekiyor?
KKTC’de halk sağlığını korumak için temiz hava politikaları, yeşil alanların artırılması ve ulaşımda sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi şarttır; özellikle fosil yakıtlardan uzaklaşmak, toplu taşımayı teşvik etmek ve çevre denetimlerini sıkılaştırmak öncelikli adımlar arasında yer almalıdır.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin son açıklamaları ve çevre sağlığına dair yapılan değerlendirmeler, KKTC’de çevresel faktörlerin halk sağlığı üzerindeki etkilerini net biçimde ortaya koymaktadır. İşte bu alanda atılması gereken temel adımlar:
• 1-Temiz Hava Politikaları geliştirilmelidir. Bunun için; Hava kalitesi ölçüm istasyonları yaygınlaştırılmalı ve veriler şeffaf biçimde halkla paylaşılmalıdır. Fosil yakıtlara bağımlılık azaltılmalı, elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş hızlandırılmalıdır. Taş ocakları, çöplük yangınları ve inşaat faaliyetleri sıkı çevre denetimlerine tabi tutulmalıdır. Sanayi ve egzoz emisyonları için düzenli ölçüm ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
• 2- Yeşil Alan Kullanımı acilen düzenlenmelidir. Bunun için; Kent planlamasında yeşil alanlar önceliklendirilmelidir. Kamuya açık parklar, yürüyüş yolları ve ağaçlandırma projeleri artırılmalıdır. Okullar, hastaneler ve yaşlı bakım merkezleri çevresinde yeşil tampon bölgeler oluşturulmalıdır. Kentsel dönüşüm projelerinde doğa dostu mimari ve ekolojik peyzaj tasarımları teşvik edilmelidir.
• 3- Ulaşım Düzenlemeleri yapılmalıdır. Toplu taşıma altyapısı güçlendirilmeli, otobüs ve minibüs seferleri artırılmalıdır. Bisiklet yolları ve yaya öncelikli bölgeler yaygınlaştırılmalıdır. Gereksiz araç kullanımından kaçınılması için teşvik sistemleri (örneğin ücretsiz toplu taşıma günleri) uygulanabilir. Elektrikli araçlar ve şarj istasyonları yaygınlaştırılarak karbon salımı azaltılmalıdır.
• 4-Toplum katılımı ve farkındalık artırılmalıdır. Belediyeler, çevre örgütleri ve meslek birlikleriyle ortak projeler geliştirmelidir. Halkın çevre sorunlarına karşı talepkâr olması teşvik edilmeli; eğitim kampanyaları ve medya desteğiyle farkındalık artırılmalıdır.
• Bu adımlar, sadece çevreyi değil, doğrudan halk sağlığını korumaya yönelik stratejik yatırımlar olarak değerlendirilmelidir. “Temiz hava, yeşil alan ve sağlıklı ulaşım; bunlar sadece çevrecilik değil, halk sağlığının temel taşlarıdır…”
8. Çocuklar ve yaşlılar gibi hassas gruplar, iklim değişikliğine bağlı solunum sorunlarından nasıl daha fazla etkileniyor? Bu gruplar için özel önlemler alınmalı mı?
Çocuklar ve yaşlılar, iklim değişikliğine bağlı solunum sorunlarına karşı en savunmasız gruplardır; Çocuklarda gelişmemiş, yaşlılarda da zayıflamış bağışıklık sistemleri nedeniyle bu etkileri daha yoğun yaşarlar ve mutlaka özel koruyucu önlemler alınmalıdır. Özellikle yaşlıların termoragülasyon yetenekleri zayıfladığından ısı ve nem değişikliklerine uyumları çok azalmıştır. Bu gruplar için alınacak önlemlerin başında bu grupların neden kırılgan olduğu ile ilgili eğitimler yapılmalı, konunun önemi anlatılmalı, farkındalık artırılmalı, medya ve sosyal kampanyalarla bu grupların korunması toplumsal sorumluluk haline getirilmelidir. Hava kalitesi uyarı sistemleri ile ilgili bu gruplara özel bilgilendirmeler yapılmalı, kapalı alanlarda filtreli havalandırma sistemleri kullanılmalı, maske kullanımı özellikle toz taşınımı ve polen dönemlerinde teşvik edilmeli, aşılamalar ve düzenli sağlık kontrolleri yaygınlaştırılmalı ve okul ve yaşlı bakım merkezlerinde yeşil alanlar ve temiz hava politikaları uygulanmalıdır.
9. Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliği devam ederse, KKTC’de solunum hastalıklarında nasıl bir artış veya değişim bekliyorsunuz?
Akdeniz havzası, iklim krizinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olarak tanımlandığından ve KKTC bu kuşağın tam ortasında yer aldığından önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin etkileri KKTC’de solunum sağlığı açısından çok yönlü riskler yaratabilecektir.Coğrafi durum dışında, Afrika’dan taşınan tozların partikül madde yoğunluğunu arttırması ve solunum yollarında tahrişe neden olması, kuraklık ve azalan yağışlar nedeniyle değişen bitki örtüsünün polen türleri ve yoğunluğu farklılaştırması, enerji üretiminde kullanılan fosil yakıtların hava kalitesini olumsuz etkileyerek solunum hastalıklarını tetiklemesi KKTC için solunum sistemi hastalıklarında artış görülmesi açısından diğer önemli risk faktörleridir..Bu yüzden iklim değişikliği bu hızla devam ederse, başta astım, KOAH , alerjik hastalıklar, akciğer kanseri ve solunum yolu enfeksiyonları olmak üzere birçok hastalıkta belirgin bir artış, atak sıklığında yükselme ve hastalıkların daha erken yaşta görülmesi beklenmektedir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar bu değişimden en fazla etkilenecek gruplar arasında yer alacaktır.
10. Halkın bireysel ve toplumsal düzeyde “nefesini koruması” için neler yapması gerektiğini, tek bir mesajla özetleyecek olsanız bu ne olurdu?
İklim değişikliği, hava kirliliği ve çevresel tehditler karşısında herkesin yapabileceği bir şey var: farkındalık yaratmak, davranış değişikliği oluşturmak ve savunuculuk stratejileri ile harekete geçmek ve iklim değişikliğine acilen dur demek. Nefesini korumak için hem kendin hem toplum için harekete geç!