Engineering

İklim Değişikliği: Küresel Sorun, Yerel Çözümler

15 Mayıs Dünya İklim Değişikliği Günü kapsamında, iklim değişikliğinin etkileri ve alınması gereken önlemler üzerine değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Sedef Çakır, atmosferik parametrelerin uzun vadeli ortalamalarındaki değişimlerin küresel ölçekte ciddi sonuçlara yol açtığını vurguladı. Küresel sıcaklıkların sanayi devrimi öncesine göre 1,1 °C arttığını ve bu artışın 2025'te 1,5 °C’ye ulaşabileceğini belirten Çakır, bu küçük gibi görünen sıcaklık farkının şiddetli hava olayları, kuraklık, sel ve orman yangınları gibi etkilerle dünya genelinde hissedildiğini ifade etti. Doğu Akdeniz’in iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olduğunu hatırlatan Çakır, iklim değişikliğiyle mücadelede yerel adımların ve toplumsal farkındalığın kritik önemde olduğunu vurguladı. UKÜ’de iklim değişikliği problemine karşı atılan somut adımları değerlendiren Çakır, “Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi adına, iklim eylemi de olmak üzere atık yönetimi, enerji verimliliği ve temiz enerji gibi kalkınma hedefleri için çeşitli aktiviteler ve çalışmalar yürütülmektedir” ifadelerini kullandı.

uku-iklim-degisikligi-kuresel-web3

1. İklim değişikliği nedir ve dünyayı nasıl etkiliyor?
Meteoroloji mühendisliği terminolojisiyle iklim denince atmosferik parametrelerin, örneğin sıcaklık, yağış, rüzgâr gibi, uzun vadeli (30 yıllık) ortalamaları aklımıza gelmektedir. Bu parametreler yıllar içerisinde artış ve azalışlar gösterebilir; ama genel trende bakıldığında belli bir seviyede seyrederler.
İklim değişikliği ise bu parametrelerin ortalamalara göre değişiklikler göstermesi olarak düşünülebilir.
Tabii günümüzde iklim değişikliği denince aklımıza küresel ısınma gelmektedir. Çünkü sera gazları dediğimiz gazlar veya daha çok bilinen tabirle karbon emisyonlarındaki artış, küresel olarak ortalama sıcaklıklarda, sanayi devrimi öncesi yıllara göre 1,1 °C artışa sebep olmuştur. Projeksiyonlara göre de bu artışın 2025 yılında 1,5 °C’ye ulaşması mümkündür.

Çok küçük görünen bu sıcaklık değişimi kendini, tüm dünyada artan şiddetli hava olayları, şiddetli rüzgârlar, sıcak hava dalgalarının sayı ve şiddetindeki artışlar, yağış paternlerindeki değişiklikler, azalan kar yağışları, artan kuraklık ve diğer taraftan da artan sel olayları olarak göstermektedir. Her bölge bu sıcaklık değişiminden farklı etkilenebilir. Bazı bölgeler bu değişikliğe karşı daha hassas olabileceğinden, iklim değişikliği etkileri bölgesel bazlı araştırılmalıdır.

2. İklim değişikliğinin ülkemiz özelindeki etkileri nelerdir?
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin 6. Değerlendirme Raporu’na göre (AR6, 2021–2023), Kıbrıs Adası’nın da içerisinde bulunduğu Doğu Akdeniz bölgesi, iklim değişikliğine karşı en kırılgan, yani bu durumdan en fazla etkilenebilecek bölgelerden biri olarak değerlendirilmiştir.
Özellikle sıcaklık artışı, sıcak hava dalgalarının daha sık ve şiddetli görülmesi, azalan yağışlar ve paralelinde gelişecek kuraklık, su kıtlığı, orman yangınları riskinde artışlar bölgemizde beklenen etkilerdir. Tüm bunlara bağlı olarak hem toplum sağlığı olumsuz etkilenebilir, biyoçeşitlilik azalabilir hem de ekonomik zararlar, tarım ürünlerindeki azalmaya bağlı olarak gıda temininde sıkıntılar gözlenebilir.

3. Sıcaklık artışları, kuraklık, sel ve orman yangınları gibi olayların iklim değişikliği ile bağı nedir?
Bahsettiğim gibi iklim değişikliği günümüzde küresel ısınma olarak ele alınmaktadır, yani küresel olarak ortalama sıcaklıkların artışı söz konusudur. Birçok ülke belli aylarda sıcaklık rekorları kırmıştır. Ayrıca 2023, en sıcak yıl olarak kayıtlara geçmiştir. Sanayi öncesi dönemlere göre 1,45 °C’lik sıcaklık artışı gözlenmiştir. 2023 Temmuz’unda Çin’de, 2021’de Kanada’nın British Columbia eyaletinde sıcaklık rekorları kırılmıştır.
Tüm bu sıcaklık artışları kuraklık, tarım ve enerji üretimini etkilemiştir.
Artan sıcaklıklar, azalan yağışlar, artan buharlaşma = kuraklık
Artan sıcaklık, artan buharlaşma, kuruyan toprak = orman yangını riski

4. Ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele konusunda ne gibi adımlar atması gerekir?
Ülkemizde Çevrenin Korunması ve Kirliliğin Önlenmesi için Uyulması Gereken Yöntem ve Standartlar Tüzüğü ve 8/2012 sayılı Çevre Yasası, hava kirliliğinin önlenmesi ve kontrol altına alınmasına yönelik hükümler içermektedir. Bu yasa, çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi genel ilkeleri belirlemektedir. Ama uygulamaya dair ne gibi katı kurallar içeriyor, açıkçası hâkim değilim. Ancak gerekirse Çevre Yasası yeniden düzenlenmeli, somut adımlar atılmalıdır.
Yine iklim değişikliği komitesi kurulmuştu. Umarım bu komite…
Emisyon envanteri oluşturulmalıdır. Biz potansiyel kirletici/emisyon kaynaklarımızı bilmez, onları kontrol etmezsek, iklim değişikliğine katkımızı göremeyiz. Almamız gereken önlemleri belirleyemeyiz.
Kesinlikle halkın bilinçlendirilmesi oldukça önemlidir.
Halkı enerji tüketimini azaltmaya teşvik edecek promosyonlar yapılabilir, vergiler düşürülebilir, yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulması için krediler sağlanabilir.
 

uku-iklim-degisikligi-kuresel-web2

5. Paris Anlaşması gibi anlaşmaların etkisi ne düzeyde?
Küresel sıcaklık artışını, sanayi öncesi seviyelere göre 2 °C’nin oldukça altında tutmak veya özetle 1,5 °C ile sınırlandırmak amacıyla 2015 yılında imzalanmış ve 2016 yılında yürürlüğe girmiş, nispeten yeni olan bu anlaşmada verilen taahhütler yerini bulduğu sürece gayet etkili olacaktır. Ancak bu antlaşmaların zayıf yanı, ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma hedefleri ve taahhütlerinin zorunlu veya bağlayıcı olmamasıdır. Tek bağlayıcı yönü; ülkelerin izleme mekanizmaları ile her 5 yılda bir ilerleme durumlarını açıklama ve hedeflerini güncelleme zorunluluğudur. Yine de hiçbir şey yapmamaktansa atılmış her adım ve çabanın değerli olduğunu düşünüyorum.

6. Yeşil enerji ve karbon salınımı konularında üniversiteler ve araştırma merkezleri nasıl bir rol üstleniyor?
Üniversiteler ve araştırma merkezleri büyük bir beyin gücü potansiyeline ve bilimsel araştırma olanaklarına sahip kurumlardır. İklim değişikliği ile mücadele edilmesinde, sürdürülebilir çevre ve kalkınma planlarında önemli roller üstlenecek uzmanlar, mühendisler yetiştirilmektedir.
Yeni teknolojiler geliştirerek yenilenebilir enerji kaynaklarının daha verimli ve uygulanabilir hale getirilmesi ile ilgili araştırmalar yapılmaktadır.
Enerji tasarrufu sağlayan, çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi bu kurumların önceliği olmalıdır.
Yine karbon emisyonlarının azaltılmasında önemli rol oynayan hava kirliliği kontrol cihazlarının geliştirilmesi ve verimliliğin artırılması için çalışmalar yürütülmelidir.
Üniversitelerimiz, iklim değişikliği ile mücadele için sürdürülebilir kalkınma planları üreterek yol gösterici olabilir.
Yine üniversitelerimiz toplum bilincini artırmak adına konferans ve seminerler düzenleyerek iklim değişikliği farkındalığını yaratabilirler.

7. Bireyler günlük yaşamlarında iklim değişikliğine karşı ne gibi önlemler alabilir?
Bireysel olarak bizler de karbon ayak izimizi hesaplayabilir, günlük aktivitelerimiz ile ne kadar karbon salınımına katkı yaptığımızı görebiliriz. Yalnızca doğrudan harcadığımız elektrik miktarı ile değil, aldığımız duş süresinden kullandığımız taşıtlara (araba veya uçak seyahatlerine), tükettiğimiz et miktarına paralel olarak karbon salınımına sebep olmaktayız. Bunun bilincinde olup elimizden geldiğince tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.
Kullanmadığımız cihazları prizlerinden kapatıp gereksiz enerji tüketimini engellemeliyiz, çevre dostu teknolojiler kullanmalıyız, düşük emisyonlu araçlar kullanmayı tercih etmeliyiz.
Mümkünse toplu taşıma kullanmalı veya işyerimize tek başımıza yolculuk yapmak yerine iş arkadaşlarımız ile dönüşümlü olarak aracımızı paylaşabiliriz.
Çocuklarımıza çevre bilincini aşılamalıyız. Çevremizi, atmosferimizi korumalıyız ki gelecek nesillere de yaşanabilir bir dünya bırakalım.

8. Geleceğe dair iklim projeksiyonları bize ne söylüyor? Bizi nasıl bir dünya bekliyor?
IPCC’nin hazırlamış ve sunmuş olduğu, alınacak önlemlerin ciddiyetine göre farklı iyimserlik düzeylerinde iklim projeksiyonları mevcuttur.
En iyimser senaryoya göre 2100 yılına kadar sanayi öncesi döneme göre 1,5 °C küresel sıcaklık artışı beklenmektedir. Karbon nötral, yani tamamen yenilenebilir enerji kullanımı ile fosil yakıt tüketiminin sınırlandığı şartlardaki senaryodur.
1,8 °C, 2,7 °C’lik artışları öngören daha az iyimser senaryoları takiben, fosil yakıta dayalı büyümeye devam edildiği ve hiçbir tedbir alınmadığı takdirde 4,4 °C’lik ısınma öngören en kötü senaryolara göre aşırı hava olaylarının giderek artacağı öngörülmektedir.
Yani görüldüğü gibi en iyi senaryoya göre bile sıcaklık artışı durdurulamamaktadır.
Bu senaryolara göre, ülkemizin de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz bölgesi için bugünkü politikalara devam edildiği takdirde yani emisyonların yavaşça azalabilmesi ile yağışlarda %10–20 azalma beklenirken, en kötü senaryoya göre %30 yağış azalması beklenmektedir.

9. Yapay zekâ ve ileri teknolojiler iklim kriziyle mücadelede nasıl bir rol oynayabilir?
Yapay zekâ artık birçok alanda işlerimizi kolaylaştırmakta ve yaygın olarak kullanılmaktadır.
İklim kriziyle mücadelede nasıl yardımcı olabilir diye düşünürsek, daha önce de saydığımız kuraklık, sel, orman yangını gibi aşırı hava olayları için erken uyarı sistemleri geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Hava durumu tahminleri ve iklim modellemeleri de yapay zekâ algoritmaları ile desteklenmektedir.

10. UKÜ iklim değişikliği konusunda ne gibi somut adımlar atıyor?
UKÜ’de sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi adına, iklim eylemi de olmak üzere atık yönetimi, enerji verimliliği ve temiz enerji gibi kalkınma hedefleri için çeşitli aktiviteler ve çalışmalar yürütülmektedir. Bildiğiniz gibi kampüsümüzde Sürdürülebilir Enerji Araştırma Merkezine bağlı olarak kurulmuş güneş panelleri enerji üretimi sağlamaktadır. Yalnızca ilgili parkta değil, Bilim ve Teknoloji Binası’nın otopark alanında da hem araçlara park yeri olanağı sağlanıp hem de güneş enerjisinden yararlanmamızı sağlayan paneller bulunmaktadır.
Öğrenciler birçok geri dönüşüm odaklı malzeme üretmekte, yarışmalar düzenlenmekte ve geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilmiş sanatsal ürünleri sergilemektedirler.
Nature Café, plastik içermeyen bir alan (plastic-free zone) olma özelliği ile öğrencilere geri dönüşüm bilincini aşılamaktadır. Ayrıca Çevre Mühendisliği Programı tarafından iklim değişikliği ile ilgili seminerler düzenlenmiştir.