Kampüs

Obezite beslenme tedavisinde hatalı diyetlere dikkat

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyit Mehmet Mercanlıgil obezite tedavisinde en önemli basamağın beslenme tedavisi olduğunu söyleyerek, “Ancak beslenme programı kişinin kan basıncı, kan kolesterol, lipit, trigliserit, ürik asit, glukoz gibi bulgulara ve hastalıklarına göre düzenlenmeli” ifadesini kullandı

Prof. Dr. Mercanlıgil, obezite beslenme programının bireyin ağız tadını bozmayacak şekilde, sosyoekonomik durumuna uygun, yaşam tarzına adapte edilmiş, beslenme alışkanlıklarını uzun dönemde değiştirecek şekilde sunulmasının önemli olduğunu aktararak, kısa süreli (şok) programların ise yapılmaması gerektiğini kaydetti.

Bu süreçte hatalı zayıflatıcı programlardan uzak durulması gerektiğini de işaret eden Mercanlıgil, özelikle sosyal medyadan ya da gazete ve dergilerde yayınlanan, kişiye özel olmayan diyetlerin uygulanmaması tavsiyesinde bulundu.

Mercanlıgil, hatalı zayıflatıcı programların genellikle kısa sürede hızlı ağırlık kaybını sağlayan çok düşük enerjili şok diyetler ya da doğru beslenme alışkanlığı kazandırmayan ve besin ögeleri yönünden dengesiz diyetler oldukları bilgisini paylaştı.

Kan grubu diyetleri, tek tip besine dayalı diyetler, karbonhidrat - protein ayırma diyetleri, yüksek proteinli diyetler, alkali diyet, paleolitik diyet, akupunktur ile birlikte yapılan açlık diyetlerin sağlıksız uygulamalar olduğuna dikkat çeken Mercanlıgil, gerçek ağırlık kaybı yerine vücuttan sadece su kaybına neden olan diüretik (idrar söktürücü) ilaçların ya da zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi olan ilaçların ise kullanımından uzak durulması gerektiğini aktardı.

Mercanlıgil, yaygın olarak uygulanan ketojenik diyetin hatalı beslenme programlarına iyi bir örnek olduğunu belirterek, “Ketojenik diyetlerlerle hızlı ağırlık kayıpları sağlamakta; ancak genelde yağsız vücut kütlesi kaybı ile sonuçlanmaktadır. Ayrıca hızlı ağırlık kayıpları hızlı bir şekilde geri kazanılıyor” şeklinde konuştu.

Çok düşük enerjili diyetlerin vücutta farklı rahatsızlıklara neden olduğunu dile getiren Mercanlıgil şöyle devam etti: “Merkezi sinir sisteminde baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, kardiyovasküler sistemde kardiyak aritmi, hipotansiyon, gastro-intestinal sistemde bulantı, kusma, diyare, konstipasyon, abdominal rahatsızlık, safra taşı, genito-üriner sistemde menstruasyon düzensizliği, böbrek taşları ve bunların dışında soğuğa intolerans, kuru cilt, saç dökülmesi ve incelmesi, uyuşukluk gibi yan etkileri vardır.”