Yapay Zekâ ile Dezenformasyon Demokrasiye Tehdit
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Şevki Kıralp, yapay zekâ destekli dezenformasyonun demokratik süreçler üzerindeki etkilerine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Sosyal medya platformlarının giderek daha fazla siyasal etki alanına dönüştüğünü dile getiren Kıralp, bu durumun demokrasiler için ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Sosyal medyanın kolay erişilebilen, hızlı ve kitlesel iletişim olanakları sunduğunu hatırlatan Kıralp, medya ve sosyal medya okuryazarlığı konusundaki eksikliklerin, kullanıcıları dezenformasyon içerikli propagandalara karşı savunmasız hâle getirdiğini ifade etti. Eleştirel ve sorgulayıcı okuma alışkanlığının bu tür tehditlere karşı en etkili savunma olduğunu belirten Kıralp, sosyal medyada sunulan her içeriğin doğruluğunu araştırmadan kabul etmenin risklerine dikkat çekti.
Yapay zekâ ile üretilen sahte içeriklerin kamuoyu algısı üzerindeki etkisine de değinen Kıralp, Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından 2018 yılında yapılan bir araştırmayı örnek göstererek, gerçek dışı içeriklerin, doğruları yansıtanlardan çok daha hızlı yayıldığını ve insanların bu içeriklere daha kolay inandığını dile getirdi. Gerçek olmayan bir içeriğe bir kez inanmış bir bireyin, karşısına ne kadar delil sunulursa sunulsun düşüncesini değiştirmesinin oldukça zor olduğunu ifade etti.
Kıralp, Kıbrıs gibi küçük ölçekli ve etnik temelli siyasal sistemlerde dezenformasyonun etkisinin daha belirgin olabileceğini de sözlerine ekledi. İçinde bulunduğumuz çağın “post-truth” (hakikat sonrası) bir dönem olduğuna dikkat çeken Kıralp, siyasal kanaatlerin mantıktan çok duygularla oluşturulduğunu, mantığın ise çoğu zaman bu kanaatleri haklı çıkarmak için kullanıldığını vurguladı. Bu durumun bireyleri duygusal açıdan yönlendirilebilir ve dezenformasyona açık hâle getirdiğini belirtti. Kıbrıs’ta hem Kuzey hem de Güney’de bireylerin tanıdıkları kişilere karşı olumlu, tanımadıkları kişilere karşı ise olumsuz önyargılarla yaklaştıklarını ve komplo teorilerine yüksek düzeyde itibar etme olasılıklarının artırdığını dile getirdi. Bu koşulların da dezenformasyonun yayılmasını kolaylaştırdığını ifade etti.
Yurttaşların bu dijital tehditlere karşı daha bilinçli hâle gelebilmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemine de değinen Kıralp, Finlandiya, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerde okullarda medya, sosyal medya ve yapay zekâ okuryazarlığına yönelik sistematik eğitimler verildiğini hatırlattı. Bu eğitimlerin, dezenformasyona karşı daha dirençli bireyler yetişmesini sağladığını belirten Kıralp, bu ülkelerin demokrasi ve sosyal adalet sıralamalarında üst sıralarda yer almalarının bir rastlantı olmadığını vurguladı. Aynı zamanda bu ülkelerin, okul çağını geçmiş bireyleri de kapsayan farkındalık faaliyetlerine büyük önem verdiğini dile getiren Kıralp, benzer uygulamaların yaşadığımız çağın gerekleri doğrultusunda ülkemiz için de son derece yararlı olacağını sözlerine ekledi.